
Mahsun ve mağrur gurbet şairi Bünyamin İ. Şenol’un şiirlerine uzun zamandır yer vermiyorduk durgun bloğumuzda, hasretlik bitsin. Gerçi uzun zamandır hiç bir şeye yer vermiyoruz ama, bu durumun müsebbibi de tüm insanlığı kırıp geçiren miskinlik virüsü, biz değil.
Anlaşılan şair Bünyamin Şenol bu yaman kışı, donu, soğuğu iliklerinde hissetmiş ve üşenmeden (ama üşüyerek) titreme sanrıları arasında bize buzdan dizeler dizmiş, sağolsun. Şairin diğer şiirlerinde olduğu gibi bu çalışmasında da kimi metinlerarası etkileşimler görüyoruz (yine araklamış diyenleriniz var, duyuyorum, yapmayın ayıptır). Keza Şenol, artık kendisiyle özdeşleşen ironik dili bu şiire de egemen kımış. Kısacası biçim ve içerikte sürpriz yok diyebiliriz.
Daha da lafı uzatmadan, tüm titreyen ruhlar için Bünyamin İ. Şenol söylüyor; bu da gelir, bu da geçer:
Kurdun Kışı
Eksi dokuz
Hava buz
Gün kabız
Ne kanola sarısı, ne yosunlu göl, ne fıstık çam…
Ha hayvan, be insan…
Nerde köpek boku, sarı izmarit, asfalttaki naneli şekersiz sakız?
Yer gök yekpare kristalden cehennem
Yolsuz, izansız, imansız ak kefen
Uzun gece, uzun kış, uzun adam…
Çöktüler tepesine neşenin, zevkin, gayretin
Ne boş bir seda,
Ne hoş bir eda…
Kavuşamadık rüyalarımızda onca gece, tek bir defa!
Bundan böyle birbirimize yokuz
Sıfır altı keyfimiz,
Hasır altı derdimiz
Şimal kahramanlarına kar çiçeğim, biz tokuz
Buz tutmuş dilimiz dimağımız
Fırtınanın oyuncağı tadımız, damağımız
Göz gözü, gönül dostu görmez
El beli, ten seni, o can beni hissetmez
Hava döndü yoldaş, kutuptan, kutuptan esiyor yel
Dondurma ayazının insafında titreşiyor aşıklar
Donar kırılır boranda sulu iltifatları
Kardan ayağını sızlatıyor muzip bakışları
Boş ver onları, üşüme yeter, safa gel
İnat etme, hava döndü, kutuptan esiyor yel!
Derler ki, açarmış elbet özlemlerimiz de buzdağının ardından
Karı delermiş bir gün gemi azıya almış arzular
Meskenimiz olur mu rengâhenk çöpten sokaklar?
Raks eder miyiz yine kaygılarla çakırkeyif, vurdumduymaz?
Ki hayallerimiz bizim bilirsin, hacıyatmaz
Kurdun kışı, kaçın kurdu?
Yoktur gayri onun bu kar-ı cihanda yeri yurdu
Dolanır dondurulmuş acıların, umutların arasında,
Direnir kırana yangın tutkuların kuytusunda
Er ya da geç
Bu kara kışı da bir şekil geçirecek,
Amma,
Yediği jilet ayazı unutmayacak, asla…
Baharın da bir sahibi var mı, öğreneceğiz
Kurt mu yamanmış kış mı, umarım göstereceğiz
Bünyamin İ. Şenol,
2024, Kışın